20. Bölüm 5 Kelime

Bıçak, vicdan, hayal gücü, suç, konuşmak


Canan

“…Başından şakaklarına ve oradan boynuna akan kan gömleğinin yakalarını kırmızıya boyamıştı. Olabildiğince hızlı koşuyordu peşindeki eli bıçaklı adama yakalanmamak için…” 

Odaya giren ikizi ile bakışlarını monitörden çekip parmaklarını ve boynunu kütletti.

“Nuran kaç defa diyorum şu kapıyı çalıp içeriye gir, şafak operasyonu yapar gibi dalıyorsunuz odaya!”

İkizinin sitemlerini duymazsan gelen Nuran “Ne yapıyorsun, ben çok sıkıldım.” Dedi odadaki küçük koltuğa yerleşirken.  

- Hikâye yazmaya çalışıyorum.

- Haline bakılırsa pek iç açıcı değil sanırım.

- Evet, en can alıcı noktasındayım ama bendeki hayal gücüyle betimlemeler çok yetersiz kalıyormuş gibi hissediyorum.

- Sen halledersin Canan, olmuyorsa da zorlama yani yeterince yazar var, sen de başka bir hobi edin.

Canan ikizine ters ters bakıp yanındaki yastığı yüzüne doğru fırlattı. Nuran yastığı havada yakalayıp kolunun altına koydu.

- Ne hakkında yazıyorsun yine polisiye türünde mi?

- Öyle de denebilir. Bir adam, büyük bir suç işleyip en yakın arkadaşına ihanet ediyor. Sonra vicdan yapıp düzeltmeye çalışıyor ama arkadaşı intikam alma hırsıyla adama zarar veriyor.

- Çok saçmaymış, okunmaz bu benden söylemesi.

- Defol git ya zaten ilham gelmiyor bir de moral bozan yorumların ile iyice sinirimi bozuyorsun!

Canan’ın sinirli çıkan sesine karşı kahkaha patlatan Nuran gülmesini durdurunca devam etti yorumlarına.

- Bak benim konuşmamı istemiyorsun ama mantıklı bir açıklamam var.

- Duymak istemiyorum, rahat bırak beni!

İkizini sinirlendirme görevini tamamladığı için daha fazla üstüne gitmeden, çıktı Nuran odadan…


Kinder Çikolata 

Bu hikâye de mümkün oldukça az iç konuşma ile anlatım yapmak istiyorum, tiyatro gibi biraz bu yüzden kafanız karışmasın diye diyalogları söyleyenleri -/= işaretleriyle ayırıyorum.


-Hayır,hayır hayır hayır! Neden sadece parayı doldurmadın salak herif neden ?! Bu bunu ben yapmadım, isteyerek yapmadım sadece parayı alıp gidecektim. Cinayet işlemedim ben sadece kızım için yapıyordum.

- Kadın ! Sustur şu çocuklarını !

=Daha fazla dayanamayıp saklandığım yerden kadına ve çocuklara doğru yürümeye başlıyorum, adam o sırada az önce bıçakladığı kasiyere bakıyor, sakince konuşmaya başlıyorum "hanımefendi ne yaparsanız yapın asla konuşmayın ve çocukları da  konuşturmayın sadece yere bakın."

= Şuna da bakın hele, sonunda bugün de geldi. Birini öldürdün.

- S-sen de kimsin dur orda yaklaşma ! Be ben kimseyi öldürmedim sadece üzerime atladı ve ve  ben... Ben sadece para istiyordum evet evet para bana para lazım.

= Para mı ? Artık sadece yaptıklarına bahane buluyorsun, kızın için para lazımmış hadi ordan, kızını yetimhaneye de gönderebilirdin.

- HAYIR ! O o benim her şeyim onu kaybedemem benden onu çalmaya çalışıyorlar onu büyütmek için uygun olmadığımı söylüyorlar ama onun ihtiyacı olan her şey bende var evet evet ben onu mutlu edebilirim sadece sadece paraya ihtiyacım var hemen hemen parayı doldurmaya devam et !

= Yapamayacağımı biliyorsun, artık iyice delirdin, vicdanın ağır basıyor olsa gerek ne de olsa az önce birini öldürdün.

- Sa-saçmalamayı bırak ve hemen parayı doldur e elimdeki bıçağı görmüyor musun ?! Hadi hemen doldur şu parayı ! 

= Hayal gücüne hayranım ama şuan da kameralarda sadece boşluğa bağıran bir adam ve  ne olduğunu bile anlamayan bir kadın ve çocukları gözüküyor. Ne kadar delirsende ve inkar etsende bu gerçeğin farkında olmalısın.

- Hayır ben ben delirmedim sen önümde duruyorsun işte, b-ben deli değilim ben sadece sadece parayı  almalıyım deli filân değilim ben!

= O zaman denemek ister misin ? Hadi elindeki bıçakla kolumu kes, hadi, bakalım hayal gücünü ne kadar zorlayabiliriz, bakalım var olmadığım gerçeği yüzüne nasıl çarpacak? 

-AGH SADECE SUS !

- Hayır hayır sen gerçeksin önümde duruyorsun, bak bak gördün mü kolun kolun kanıyor b-ben ben deli değilim, ben sadece babasını seven bir kızım.

= Igh evet bu kadarını tahmin etmemiştim o zaman hadi gerçekleri daha çarpıcı bir şekilde belirleyelim, daha önce hiç insan bağırsağı görmediğini ve hayal edemeyeceğine eminim.

- sa-sadece sus lütfen lütfen sus !

= Hadi ama gerçek olmayan birini öldüremezsin hem az önce gerçeğini öldürdün zaten. Sadece delirdiğin gerçeği inkar edemeyeceğin bir şekilde yüzüne vurulduğunda nasıl hissedeceksin merak ediyorum, hahhahahaaha 

Hadi ama lütfen ?

-Ben deli değilim ben deli değilim para istemiyorum hiçbir şey istemiyorum ben deli deliğim.

Ben....

=Evet, evet markete dalıp kasiyeri bıçaklayınca çok korktum ve öylece kalakaldım hareket edemedim zaten  sonra adam çığlık atıp dışarı kaçtı  ah, kolum ne zaman bu hale geldi bende hatırlamıyorum, zaten sadece ufak bir kesik  gerçekten önemli değil, kamera çalışıyor olsaydı veya hanımefendi ve çocuklar şokta olmasalardı söylediklerimi aynen desteklerlerdi, tabiki çok zor bir durum şoka girmeleri gayet normal, evet evet teşekkürler iyi günler efendim.


Delirium

Bunu da sunucuda olmayan bir arkadaşım yazdı.


Geceyarısının ilerleyen saatlerine derin bir nefes almak için balkona çıktım. Ayın parlaklığı elimdeki bıçağa yansıyordu. Uzun süredir depomda beklettiğim viskimden, bir bardak doldurdum. O an aklıma en sevdiğim dizi karakterini olan Richard Castle'nin bir sözü geldi.

"Hayal güçlerini, insanları nasıl öldüreceğini bulmak için kullanan iki tip insan vardır. Psikopatlar ve suç romanı yazarları."

Bir anlığına bu sözdeki ironiyi düşünerek viskimi yudumladım. Sonra ayın parıltısına son bir kez bakarak odama girdim. Yemek masasının üzerine naylonlarla sardığım adama baktım. Harrison Stanley bu akşamki kurbanımdı. O, katiller arasında bile en nefret ettiğim türe aitti. Reşit olmayan kızlara işkence ve tecavüz etmeyi seven, iğrenç, toplumsal parazitlerdin biriydi. 

Bıçağımı metal zemine sürterek yavaşça ve olabildiğin ürtücü bir ses çıkararak ona yaklaştım. Gözlerindeki korkuya baktım. Vicdan sömürüsü yapmaya çalışıyordu. Bu, onun yaptıklarını bildiğimden beni daha da iğrendirdi. Bıçağımı tezgaha bıraktıktan sonra bir elimle ses çıkarmaması için boğazını sıkarak, diğer elimle ağzına yapıştırdığım koli bandını söktüm.

"Normalde konuşmak pek adetim değildir Bay Stanley. Ama sizin için bir ayrıcalık yapacağım. Ve bağırmayı denemeyin Bay Stanley, denerseniz sizi yavaşça boğarak öldürürüm. Kurbanlarınız üzerinde bu yöntemi kullandığınız için, yarattığı etkiyi oldukça iyi bildiğinizi düşünüyorum. 

"Konuşmam bittikten sonra elimi çektim. Tavsiyem işe yaramış olacaktı ki, Bay Stanley tek bir çıt dahi çıkarmıyordu. Sadece korkuyla yüzüme bakıyordu.

"Beni dinlediğinizi sevindim Bay Stanley. Hem bu gün ay oldukça güzel. Kendimi tam konuşma kıvamında hissediyorum." dedikten sonra konuşmamda kısa bir duraklama yaparak, viskimden bir yudum daha aldım. "Sizden tiksiniyorum Bay Stanley, siz en nefret ettiğim insan türlerinden birisiniz. Zavallı olduğu halde başkalarına işkence ederek kendini üstün hissedenlerden. Oysa ki bu olduğunuz kişiyi değiştirmiyor, hala zavallı, toplumsal bir parazitsiniz Bay Stanley."

Tekrar durakladım, bu sırada viskimi yudumlarken, aynı zamanda diğer elime tezgaha koyduğum bıçağımı aldım.

"Ama ben böyle olmanızı seviyorum Bay Stanley. Sizin gibi, bu da benim tarzım. Siz kendinizden güçsüz insanları öldürerek, kendisini bir yırtıcı gibi hissetmeyi sevdiğiniz gibi. Ben de sizin gibi kendini yırtıcı sanan zavallıları öldürmeyi seviyorum. Gerçek bir yırtıcıyı gördüklerinde yüzdeki korkuyu görmek o kadar güzel ki..."

Sözlerimi yarıda kestim, devamını getiremedim. Çünkü getirecek bir şey yoktu. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Gülümsüyordum. Bay Stanley bunu  fark ettiğinde korkudan ödü patlamıştı. Çünkü ne anlama geldiğini biliyordu. Son bir çabayla çığlık atmayı denedi, ama elimle ağzını örttüm. Titreyen gözlerine bakarken bıçağımı yavaşça boğazından içeri ittirdim.

Sıcak kanı yüzüme doğru sıçramıştı. Ancak umursamıyordum. Elimdeki bıçağımı bıraktıktan sonra tekrar viskime doğru gittim. Kalan son yudumu fondip yaptıktan sonra, balkonun camından aya baktım. Gözlerimde eskisi gibi bembeyaz parlamıyordu artık.  Kızıla boyanmıştı...


Şenay

Araştırmalara göre bazı suçluların, hayal güçlerinin geniş oldukları tespit edilmiştir ve ikan kabiliyetleri kuvvetlidir. Hayal güçlerinde yaşadıkları olayları, kurbanlarıyla konuşarak ikna edip bıçak, silah, testere, ip gibi cinayet araçlarıyla öldürürler. 

Bazı suçlular ise vicdandan yoksun, soğuk kanlı katillerdir. Çoğunlukla işledikleri cinayetleri gülümseyerek anlattıkları gözlemlenmiştir. Kurbanların acı çekmeleri, onlar için keyif vericidir. 

Devam eden araştırma da şimdi gözlemleyeceğimiz katiller ise kendini savunmak için öldüren katilerdir...


Hanife

İki müfettiş arabadan inerken, polis memuru ağır adımlarla yanlarına yaklaştı. Günün ilk ışığı etrafı aydınlatırken olay yerine ilk olarak müfettişler vardı. İki müfettiş, polis memurunun yardımıyla cesedin bulunduğu ağaçlık alana doğru ilerlediler. Ağaçlık alan çok tenha bir konumda  olmamasına karşın suç oranlarının fazlaca olduğu bir bölgeye denk geliyordu. Çalılıklara yaklaşan müfettişler ilk olarak cesedin ayaklarını gördüler. ‘’ görünüşe göre kadın ayakları’’ dedi müfettişlerden genç olanı. Birkaç adım yaklaştıklarında cesedin tamamı ortaya çıkmıştı. Kadının etrafı kandan göl olmuş, vücudunda ki bütün kan etrafını kaplamıştı. Öyle ki ağaçtan düşen yapraklar kandan oluşan küçük gölün üzerinde yüzüyordu. Genç olan müfettiş gördüğü kötü kokuya karşın arkasını dönüp burnunu tutarken, daha yaşlıca olan müfettiş bir dizi üzerine çökerek cesedi incelemeye başladı. ‘’ insanın hayal gücüne sığacak gibi değil. Kaç yerinden bıçaklandığı saymakla bitmez.

Sanırım aynı katilin işi bu. bazı yerlerde de morluklar gözüküyor. Anlayacağın, diğer kadınlardan farklı olarak bu  kadın bıçaklanmadan önce kendini savunmaya çalışmış.’’ Yılların tecrübesini bir iç çekişe sığdıran müfettiş ayağa kalkarak polise doğru adım attı. ‘’ Olay yeri inceleme ekibi ne zaman burada olur.’’ ‘’ Beş dakika içerisinde burada olacak müfettişim.’’ ‘’ Cesedi bildiren kişiler nerede’’ Polis memuru, işaret parmağıyla polis aracını gösterirken ‘’Araçdalar müfettiş, karı-koca sabah yürüyüşüne çıktıklarında bulmuşlar. Kadının durumu pek iyi değil. Olay yeri inceleme ekibi ile ambulans da birazdan burada olur.’’ Yaşlı müfettiş, anlayışlı bir şekilde başını salladı ve polis aracına doğru ilerledi. ‘’ Düşündüğüm gibi. Bu durum normal bir insanın kaldırabileceği bir durum değil. En iyisi daha fazla sarı şerit çekelim. Bu olay görülecek gibi değil.’’  Genç müfettiş , Daha bu sabah ortağı olduğunu öğrendiği müfettişin peşinden giderken, ‘’ Vicdan azabı da çekmiyor mu? Bu katilin durması gerekiyor atık.’’ Yaşlı müfettiş, genç müfettişe daha yolun başında olduğunu belli eder gibi bir bakış attı ve sigarasını yaktı ‘’Bu işler böyle ortak, bu işler böyle…’’ İki müfettiş, arabanın başında olay yeri incelemenin gelmesini beklerken içlerini bir ürperti sardı. Sanki onları izleyen vahşi bir çift gözün farkına varmışlar gibi. Uzaktan gelen siren sesleriyle bu ürperti unutulmuştu.

2 Comments:

  1. Kinder Çikolata için yorum yapıyorum:
    Eğer son paragraf olmasaydı dükkanı soyan adamın deli olduğuna inanacaktım. Dostum ellerine sağlık çok beyin yakıcıydı.
    Delirium için yorum yapıyorum:
    Bazı insanlar ölemyi hak ediyor bence katilini takdir ettim diğer katillere nazaran bu katilin faydali bir amacı var.
    Şenayım için yorum yağıyorum:
    kısa ama öz olmuş, okuduktan sonra nedense çok güzel paragraf sorusu olur diye düşünmeden edemedim :D
    Hanifeciğim için yorum yapıyorum:
    Yaşlı müfettişin çok yorulmuş bir havası vardı,emekliliği yaklaşmış sanırım :) Ellerine sağlık,böyle seri cinayetli romanları hep severim bende merak uyandırıyorlar. Acaba senin katilin neden öldürüyordu, kimleri öldürdü, aklındaki planlar ne vb. sorular dolaştı durdu kafamın içerisinde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumlarınız için çok teşekkür ederim 😊

      Sil